Bu yıl Amerika’daki üniversitelere başvuran öğrenciler ve ailelerinden başvuruların nasıl değerlendirileceğine dair daha çok soru alıyorum. Önceki yıllarda da cevabı çok net olmayan ve “holistik” şemsiyesinin gölgesinde kalan bu sorunun yanıtlanması COVID-19 sayesinde bu yıl daha da zor.
Akademik başarının değerlendirilmesinde en önemli kriterlerden biri olan standart test sınavlarında COVID-19 nedeniyle pek çok sıkıntı yaşandı. Pek çok test iptal edildi, kimileri online yapıldı. Testlerde yaşanan sıkıntılar, üniversitelerin “test optional admission” uygulama kararı ile önemini yitirmiş gibi görünüyor. Buna rağmen kabul kriterlerinden ne kadar çıkarıldığı hala tartışılıyor. Üniversiteler üzerindeki “test optional olmanız yetmez, test blind olmalısınız” baskısı devam ediyor. Test skorları özellikle uluslararası öğrenciler için en önemli göstergelerden biriydi. Bu nedenle kabul kriterlerinden çıkarılması ne kadar öğrenci yararına oldu tartışılır.
Bu yıl verilecek kabul kararlar her zamankinden daha subjektif olacak...
Okul notları ve müfredat
Sizce ülkemizdeki liselerin hepsi “not cömertliği” açısından aynı özellikte mi? Dünyadaki okullar da öyle değil doğal olarak. Kimi liseler çok daha sıkı bir müfredat uygulayıp sınav notlarında çok eli sıkı davranırken, kimileri daha esnek ve bol notlu bir model uyguluyor. Dolayısıyla öğrencinin not ortalamasının anlamı, okuduğu lisenin bu konudaki “şöhretine” göre değişiyor. Farklı liselerden iki öğrencinin sahip olduğu aynı ortalama, öğrencilerin üniversite eğitimine kişisel ve sosyal olarak aynı derecede hazır olduklarını ve aynı düzeyde akademik bilgiyi edindiklerini göstermiyor.
Amerika’daki üniversiteler de öğrenci kabul ederken not ortalamalarını bu çerçevede değerlendiriyorlar. Ülke içinden başvurularda not ortalamasını anlamlandırmak nispeten daha kolay çünkü geçmiş başvurular lisenin eğitim sicili hakkında bir fikir veriyor. Bir kıtayı kaplayan büyüklükte bir coğrafyada, tarıma dayalı kırsal bir hayat sürülen eyaletlerdeki devlet liseleriyle, dünya ekonomisinin kalbinin attığı, iş ve eğitim dünyasının merkezi konumuna gelmiş mega şehirlerdeki özel liseler, not ortalaması açısından aynı kefede değerlendirilmiyor.
Uluslararası başvurularda ise, ancak yurtdışına öğrenci gönderen liselerden gelen başvurularda not ortalaması ile bir fikir sahibi olmak mümkün. Bu liseler genellikle IB, AP, Abitur gibi uluslararası bir diploma programı da uyguluyorlar, yani verdikleri eğitimin niteliği, standartları belirlenmiş uluslararası bir sınav sistemi ile değerlendiriliyor. Yaşadığımız pandemi dönemi gibi sıradışı durumlarda uluslararası sınav sistemini uygulayamasalar da, bu geleneğe sahip olmaları fikir vermesi açısından yeterli oluyor.
Değerlendirme kriteri olarak elimizde sadece not ortalaması olduğunda, öğrencileri elemek maalesef o kadar da kolay değil. Liseler, not sistemleri ve değerlendirme şablonları farklılık gösterse de, her yıl artan sayıda öğrenci lise eğitimini mükemmele yakın bir ortalama ile tamamlıyor. Bu nedenle de çok iyi not ortalamalarına sahip olduğu halde seçkin üniversitelerden kabul alamayan gençlerin sayısı artıyor.
Tavsiye Mektupları
Öğrencilere öğretmenleri tarafından verilen referansların niteliği, büyük oranda öğrencinin yetkinliklerine bağlı olsa da, kimi harika kimi vasat bir tavsiye mektubu alıyor. Çünkü tavsiye verenin iletişim yetkinliği mektubun niteliğini belirleyen önemli bir faktör. Kimi öğretmenler öğrencilerini yüreklendirmek ve motivasyonlarını yükseltmek konusundaki becerilerini tavsiye mektuplarında da ortaya koyuyor ve harika ifadeler kullanıyorlar. Kimisi ise yazım hatalarıyla dolu, karışık mesajlar veren ve ortaokul kompozisyon sınavından bile geçemeyecek baştan savma mektuplar yazabiliyorlar.
Amerika’da referans mektubu yazmak yerleşmiş bir gelenek. Yine de kimi öğretmenler üniversite kabul yetkililerini etkileyecek referanslar yazma konusunda eğitim ve destek alırken, kimileri el yordamıyla yazıyor. Diğer ülkelerde ise özellikle Amerikan tarzı referans yazmak ne biliniyor ne de önemseniyor.
Özellikle Türkiye’de bir öğrenciyi üstün yetenekleriyle övmek, diğer öğrencilerde benzer yetenekler yok anlamına geliyormuş gibi düşünülüyor ve övgüde önemli bir cimrilik göze çarpıyor.
Bu özellikleriyle referans mektubu da öğrenciyi değerlendirmek için tarafsız ve çok güvenilir bir kaynak olmaktan çıkıyor.
Okul dışı aktiviteler
Avrupa’daki üniversitelerin aksine, Amerika’da verimli bir kampüs yaşamı için en önemli başlıklardan biri olarak kabul edilen ders dışı aktiviteler, kabul parametreleri arasında da önemli yer tutuyor. Öğrencinin karakterini ortaya koyan önemli göstergelerden biri olan bu aktiviteler sadece kampüs hayatında değil, kariyer yolculuğu boyunca da öğrenciden beklenecek kapasitenin de belirtisi niteliğinde.
Özellikle “liderlik” çok öne çıkarılan -bence çok abartıldığı için şova dönüşen- bir karakter özelliği. İnsiyatif alma, rol model olabilme, fikir ve idealleri uygulamaya koyabilme becerisi olarak tanımlanabilecek bu özelliğin kanıtı sayılabilecek “toplumsal etkinlikler” pandemi döneminde askıya alındı. Üniversiteye giriş gereklilikleri listesinde “ezber haline gelmiş” bu etkinliklerin yerine ne konabildiği, bu yılın subjektif kabullerinde en önemli başlıklardan biri olacak.
Whitney Soule (Bowdoin College Dean of Admissions and Student Aid) tarafından kaleme alınan ve kabul sürecinde karakterin önemini anlatan makaleyi okumanızı öneririm. Harvard’da yürütülen ve üniversite kabul sürecinde karakterin nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair bir rehber oluşturmayı amaçlayan “Making Caring Common” araştırmasına da göz atabilirsiniz.
Başvurunuzu okuyan birinin okul dışı etkinliklerinize bakarak karakterinizin güçlü yönlerini anlayacağından nasıl emin olabilirsiniz? Yazacağınız denemelerle desteklemezseniz, “görünce anlarlar” umudu dışında elinizden birşey gelmez.
Denemeler
Denemeler (essays) her zaman başvurunun anahtar kalemi olmuştur. Kendinizi, karakterinizi, hedeflerinizi ve hayallerinizi eşsiz ve size özel bir hikaye ile anlatabilmek, üniversite kapısını açacak güçte bir beceri.
Bu yıl ise, eksik standart test skorları, objektif olmadığı bilinse de standart test skorlarıyla dengelendiğinde anlam ifade eden ama pandemi dolayısıyla o gücünü de yitiren not ortalamaları ve “online” sürdürülen bir eğitim sisteminde öğrenciyle birebir iletişimi en aza inen öğretmenlerin vereceği referanslar arasında, denemeler daha da öne çıkıyor. Özellikle de pandemi sürecindeki deneyimlere dair olanlar.
Ne kadar objektif değil mi? Pandemide hangi hikaye özgün sizce? Yeni dünya düzenine uyum sağlamaya çalışırken, sosyal medyaya gömülmek, yemek ve ekmek yapmaya yoğunlaşmak, evde spor yapmayı öğrenmek, online kurslardan sertifikalar almak yeterli mi? Maske dikmek, çevredeki yaşlıların alışverişlerini yapmak ve küçük çocuklara derslerinde yardımcı olmak nasıl?
Yüzyılda bir gelebilecek ve tüm dünyayı hazırlıksız yakalayan bir salgında, öğrencilerden “özgün” adı altında yine gerçek olamayacak kadar sıradışı hikayeler beklemek ne kadar adil? Ve bu hikayelerin arasından “en gerçek” ve “en özgün” olanını seçmek ne kadar mümkün?
Sonuçta kabul sürecinde zor, çok da objektif olmayan ve bir nevi içgüdüsel bir karar verilmek zorunda.
Wall Street Journal’da çıkan “bu yıl üniversiteler, öğrencinin COVID-19 deneyimini anlatan özgün hikayelere bakacaklar” temalı yazıyı okumanızı öneririm.
Ne yapabilirsiniz?
Amerika’da üniversite kabul sistemi hiçbir zaman şeffaf, kuralları net ve objektif olmadı. Bu sene de biraz daha opak, biraz daha subjektif. En seçkin üniversitelere kabul edilen gençlerin pek çoğu zeki çalışkan ve geleceği parlak bireyler. Ama kabul edilmeyenler için de aynısını söylemek mümkün. Çok zeki, çok başarılı ve çok güçlü karaktere sahip pek çok genç de kabul alamıyor.
Bireysel olarak sistemin çarklarını tersine çevirmeniz mümkün değil. Ama çarkların nasıl döndüğünü bilmek, aralarından geçecek bir yol bulmanıza yardımcı olacaktır. Subjektif de olsa kriterler nelerdir bilirseniz, nasıl avantaja çevirebileceğinize dair kendinize özgü bir yol bulabilirsiniz.
Yol gösterebilecek deneyimli bir danışmandan destek almak her zaman iyi bir seçimdir. COVID-19 nedeniyle standart test skorlarıNones da devreden çıkmasıyla daha da subjektif hale gelen bir süreçte, özgün bir hikaye fark yaratacak en önemli başlık. Onu özgün ve mükemmel ifade edilmiş bir anahtara dönüştürmek için deneyimli dokunuşlara ihtiyaç olabilir. Ama unutmayın, strateji de hikaye de sizin olmalı. Kendi özgün yol haritanızı çizmeli, hikayenizi oluşturmalısınız.
댓글